Tabiki olur. Videoda zaten yeterli bir şekilde anlatılmış. Ama eger masrafa girmeden halledeyim derseniz her bir kabloyu birbirine baglayıp her birini elektrik bantıyla izole edin. O şekilde de büyük ihtimal çalışacaktır

peki o kılcal gümüş rengi telleri de adamın yaptığı gibi lehimlemem gerekir mi acaba? hiç yapmadığım için elim ne kadar yatkın olur bilemiyorum.

Bende de buna benzer bir durum olmuştu. Havyayı çıkarmaya üşendiğimden tek tek elimle baglayıp sonra izole edip kullanmaya devam etmiştim. O bahsettigin telin ismi şase telidir. Onu da birleşmen gerekiyor. Ayrıca lehim işi biraz ustalık isteyen bir iştir.

Bende de buna benzer bir durum olmuştu. Havyayı çıkarmaya üşendiğimden tek tek elimle baglayıp sonra izole edip kullanmaya devam etmiştim. O bahsettigin telin ismi şase telidir. Onu da birleşmen gerekiyor. Ayrıca lehim işi biraz ustalık isteyen bir iştir.

Yıkanamayacak bir şeyse kolonya sıkıyorum, mesela yoğurt

Yoğurt yıkanır.

Ben yıkanabilecek olanları; sabunla etrafını (altı da dahil) yıkayıp, duruluyorum. Dışı plastik ve naylon olan, içine su almayan, her şey yıkanabiliyor. Bazı ürünlerin çift paketi oluyor, dikkatlice açıp, içindekini yıkamadan alıyoruz.

Yıkanmayacak olanları (Ekmek vs.) direk tüketiyorum.

Özellikle gıda ürünlerine dezenfektan sıkmak bana doğru gelmiyor.


.

Dezenfekte edici spreyler hiç masum değil. İçeriginde agır kimyasallar var. Bunu bilip kullanın

Çok geçmiş olsun öncelikle, yani modern tıbba güvenmeyip bize nasıl güvenicen orasıda ayrı bir konuda da esas şeyi merak ediyorum neden içip içmeme konusunda tereddütlüsünüz?

Bende geçirdim bu arabada çatır çatır içtim, sorgulamak aklımın ucundan bile geçmedi. Tekrar geçmiş olsun

Eczacı, doktor veya bilim insanı olmadan iç ya da içme diyemem fakat tecrübemi yazayım.

Eşimin babası pozitif çıktı ve ilaçları belirtildiği ölçüde içti. Birkaç gün içinde bütün vücudunda kabarıklıklar oluştu ve ufak halüsinasyonlar görmeye başladı. Ardından 10 güne yakın hastanede yattı. İlaçları hemen bıraktırdılar ve yan etkisi olduğunu söylediler.

Temaslı olduğumuz için bir hafta sonra biz de pozitif çıktık ve eşimle bu ilaçları kullanmadık. Test yaptırdığım gün sonuç daha çıkmadan doktorum, bağışıklık sistemi güçlendirici ve antibiyotikli bir reçete yazmıştı. O ilaçları kullanarak geçiriyorum süreci.

iç ama uzerine alkol alma.

öncelikle çok geçmiş olsun.
sanırım nick'ten dolayı tereddütünüz var.
ilaçları almadığınız taktirde her geçen an ölüme daha yakınsınız, bunu hatırlamak yeterli olacaktır umarım.
düzenli için iyi beslenin, iyi uyuyun. bol su alın.

ilaçları kullanmanız lazım. kan sulandırıcı gibi bi ek de almanız gerekebilir

Kuzenim doktor, pek sıcak bakmıyor ilaç kullanımına. Sadece fikir sordum buranın da amacı bu galiba ki burada da doktorlar var. @paramolacak

Nickten dolayi tereddütüm yok, 8 senedir düzenli spor yapar kalori sayarım tatlı,alkol kullanmayali seneler oluyor. @jimjim

Herkese teşekürler.

Sadece o belirtilerle olabiliyor. Ama bi noktada nefes darligi, oksuruk baslayabir. İlaclarla ilgili gerçekten kafa karistirici bir durum var dunyada farkli uygulamalqr nedeniyle. Gelen ekip belirtilerini soruyor ve ona gore ilaclardan birini veriyor gordugum kadariyla. Pla.. biraz daha fazla yan etki verdigi icin belirtisi az olanlara verilmiyor pek diger ilac (fav..) daha az yan etkiye sahip size de onu birakirlar muhtemelen. Ben de sizin gibiydim ama ani bir kotulesme olur korkusuyla ictim. (İlk gun 8er tane almak biraz goz korkutuyor evet) ama ciddi bir sıkıntı yaratmadi. Bu noktada deneyim dışında soyleyebilecegim baska bir sey yok.Doktorlarin da farklı farkli fikirleri var takip ettigim kadariyla.

Öncelikle geçmiş olsun. Bence böyle bir soruyu doktorunuza sorun ve öyle karar verin. Burda fırlamanın biri hayır kullanma bıdı bıdı yapınca kullanmakta vaz mı geçeceksiniz??

ilaç verildiyse kullanın.
bazıları çok hafif atlatıyor, yani şimdi iyiyim ama bir kaç güne kötü olur muyum diye diye evham yapmayın diye söylüyorum.

depremi yüksek katlı binada yaşayan insanlar daha fazla hisseder. Bu gayet normal. benim de bir çok arkadaşım İstanbuldan hissetmiş depremi

Depremi yüksek katlı yapılar daha çok hisseder diye bir durum söz konusu değildir.

Depremin frekansı ile yapının doğal frekansı ne kadar yakınsa yapı depremi o kadar çok hisseder.

Kartal'da oturuyorum, o esnada evden çalışıyordum hiçbirşey hissetmedim. 25 katlı binanın 10. katındayım.

e ekşide hemen istanbul depremi diye başlık açtılar 100 kişi entry girdi. herkes hissetmiştir. onla alakası yok. bizimkiler 4. katta oturuyor annem hemen yazdı whatsapp'tan deprem oldu diye.

bıçakla kazıma al eline bi tane çekiç pıt pıt pıt sivri ucuyla hafif hafif vurarak dök. öyle görürsün.

ya da elleme çek fotosunu yönetime bildir, bi şekilde inceletsinler. komple apartmanı, kimin evinde ne çatlak varsa yoksa.

bunun sıva çatlagı olup olmadıgını böyle asla anlayamayız. uzman birinin sıvayı kazıyıp arkasına bakması lazım.

Bir kaç fotoğraftan bunu anlamak mümkün değil. İmkanınız varsa lütfen eski evde oturmayın.

Sıvalarda bu tip çatlaklar olabilir ancak bunların taşıyıcı sisteme zarar verip vermediğini detaylı bir incelemeyle anlayabiliriz.

Orada çatlak olsa da olmasa da deprem açısından 35 yıllık binada oturmak riskli.

su veya rutubet kaynaklı çatlak böyle olmaz, daha kabarma gibi olur. kaldı ki bir kere su almayla sıva yine kabarmaz. bir de zaten önce dışa bakan duvarlarda başlar bu tarz kalkmalar.
sert bir şeyle çatlağın tam üzerine değil de sağına soluna vurarak sıvayı dökmeye çalışın. kolayca dökülmüyorsa daha çok endişelenebilirsiniz.

Kolon çatlamadan o sıva kolay kolay öyle çatlamaz. Kaldı ki sıva çatlağı diyelim, sıvayı o kadar çatlatacak nem ortamı ne demir bırakır ne çimento. Uzmanı değilim.

sivanin soyulup betona bakilmazi lazim.
"kolonlar kalin" gibi gozlemler pek birsey ifade etmiyor.
"Bina 99'dan once yapilmissa boktandir" iddiasina katilmiyorum kesinlikle, bina kalfa isiyse depremden once sonra fark etmez sikinti cikabilir. Ulkede 450bin muteahhit varmis, bunlarin yarisindan cogunun kopek kulubesi yapamayacak kalibrede oldugunu unutmamak lazim.

www.emirhanaydin.com.tr:~:text=Kolon%20%C3%87atlak%20Tipleri,kolonlarda%20meydana%20gelen%20d%C3%BC%C5%9Fey%20%C3%A7atlaklard%C4%B1r.

yalova.csb.gov.tr

Binanın farklı oturmasından ötürü oluşan çatlaklar veya deprem çatlakları olsa 45 derecelik çatlaklar olarak kendini gösterir. genelde kolon kiriş birleşim yerlerinde yani deprem momentinin(eğilmesinin) maksimum olduğu yerde olur. düşey yük çatlağı olmadığını, sıva çatlağı olduğunu ümit ediyorum.

fotoğraflar konusunda emin olamadığım için ortalığı bulandırmak istemiyorum ama yukarıda kolon çatlamadan sıva kolay kolay çatlamaz yazmış bir arkadaş, alakası yok. tam tersi. sıvalar deplasmana karşı koyamaz haliyle ve aşırı kırılgan olur. sıva çatlağı olması gayet de beklenen bir durum yani.

evet beyaz peynir siyah zeytin tereyağı domates salatalık kahvaltıda öğleden sonra da bamya bezelye barbunya vb pilav makarna gibi şeyler.

Organic sebze meyve ve buna benzer şeyler www.macrocenter.com.tr

Simdi tam da Alba trüfü zamani.

Iyi sarap iciyorlardir, icmiyorlarsa kendi suclari.

ayda 70-80 bin lira kazanan yakın bir tanıdığım var. emin ol sen daha iyi besleniyorsundur :D

yemeğe düşkün, sağlığına çok dikkat eden küçük bir yüzdeyi çıkarırsan gerisinin senden benden farkı yok. ha tabi arada en lüks mekanda en kral şeyi yer içerler ama onlar ayda yılda bir falan oluyor. bu dediğim parasını kendisi kazananlar için. sosyal medyada nerden kazandığı belli olmayan, her gün restoran restoran gezenler hariç

Yemekte ciddi farklılıklar olmuyor diye gözlemliyorum ama içecekte, özellikle alkolde çok farklı fiyatlar çıkıyor karşına. Yani aşırı zengin de olsan bal kaymak zeytin arıyorsun, ama şarap dedin mi bambaşka bi seviye farkı çıkıyor.

kazananın sosyal ve kültürel durumuna göre değişir.

önemli olan her gün kırmızı et, yumurta yemek değil.
hangi kırmızı eti hangi yumurtayı yediğin.
gerçi bu kafadaysan 40 bin üstü kazanmasan da yine dümdüz beslenmezsin.

kıyma yemek var, antrikot yemek var.
ıspanak yemeği yemek var, ıspanaklı lazanya yemek var.
istavrit yemek var, ıstakoz, kalkan yemek var.
ki en basit örnekleri verdim, bunlar çok ulaşılamayacak şeyler değil.
sadece mefhum meselesi.

yemek de bir kültür sonuçta.
bazı insan ayda milyon kazansa, yine oturur menemen yer (severek yemekten bahsetmiyorum, öğün geçiştirmek anlamında) çünkü yemek onun için doymak demektir.

ayrıca 40 bin liralık gelir bence de bir zenginlik sınırı değil zaten.

Fine dining restoranda istediğini yiyebilir. Yüksek kalite ürünlere ulaşma imkanı vs. her şey var. Abim fine dining restoranda çalıştı. Ürünlerin çoğunu ortalama bi vatandaş bilmez, erişemez. Evlerinde nabıyorlardır bilemem, çevrem fakir hep xd

et

Havyar

zenginler bizim gibi aynı yerden sürekli aynı yemekleri yemez, yemek dener, mekan dener, ülke, lokasyon, lokanta dener.

sen kendi pişirdigin caninin cektigini, o baskasinin pisirdigi caninin cektigini yiyor.

bahsettigin rakamdan fazlası giriyor evimize
eskiye göre tek farkım (öğrencilik senelerime göre)

Herhangi bir yemeğin fiyatını sormuyorum.
Dubaiye gittiğimde mesela, gordon ramsey'in restoranına gittim, 1 yemeğe 2 kişi 140 dolar verdik, aklıma bile gelmedi vay be gordonda yemek yedik dedim kendi kendime.

ama onun haricinde evimizde
organik sebze, organik yumurta falan pişiyor, tercihen sadece kuzu yiyoruz, tavuk, dana yemiyoruz.
balık alırken de deniz ve mevsim olmasına dikkat ediyorum bu kadar
havyar, o bu yemiyorum, ilgimi de çekmiyor

Sunset’e gidip Pekin Ördeği yiyoruz. Şişesi 3.500 liralık şarap eşliğinde.

Bir ara Türkiyenin sayılı zenginlerinin birinin evinde çalışıyordum. Daha organik şeyler tercih etmeye çalışıyorlar. Aslında orta gelir kazanan bir aile ile çok farkı yok sadece markalar değişik. Örnegin kahvaltıda kaymak bal tereyağı mutlaka olur. Ama artık bir çok insan rahatcana ulaşabiliyor bunlara. Sebzeler marketten veya manavdan değil. Direk lokal yerlerinden seçilerek gelir et de öyle.Tavuk kanser bileşeni oldugu için yemezler. Evde çok iyi bir aşçın varsa zaten dışarıdaki tüm güzel yemekler mutfağında pişer. Onun dışında zaten para sıkıntısı yok gider dışarıda parayı basar yer. Senin benim 1 aylık maaşı akşam yemegine gömer. Yani kişinin beslenme alışkanlıgı önceden ailede nasılsa genelde öyle gider. Mesela bir aile dostumuz var. Bunlar sonradan zengin olan insanlardan. Gelirleri aylık 200, 250 bin civarı. Ama akşam yemeginde yumurta kırıp menemen yerler. Sabahları pastırmalı sucuklu yumurta yerler. reçel zeytin olur sofrada.

çikolatayı vakkodan yiyorlar onu biliyorum

yönetici var mı? biz öyle uyarıları ilk yönetici aracılığı ile iletiyoruz, kafi gelmezse benim valide kapıya gidior :D uyarıyor. bence önce iletişime geçmeye çalışın..

Bi not yazıp kapısına iliştirin.

@omonia yoneticinin kendine hayri yok

@hay sikfuck hiç aklıma gelmedi ha olabilir bu

Gece vakti o kapıyı hışımla açarken bi anda elinizde haydarla kapıyı açıp onunla gözgöze gelip sonra haa pardon çok gürültü olunca hırsız kapıyı zorluyor sandım harcamaya çıkmıştım deyin eve geri girin ama gayet sinirli ve psikopat bir biçimde bakalım birdaha gürültü yapabiliyor mu

Sizin yine x2 imiş. Bizim alttaki dangozlar kapıyı kırarcasına gece saat 12den sonra (bazen gece 3 te kapı sesi geliyor) 2-3 kere kapı çarpma sesi geliyor. Çocuk zırlaması yüksek sesle konuşma falan da var.

Ben alıştım ve düşününce çok konfor bozan bir şey olduğunu düşünmüyorum. Tek derdim akşam misafirleri olduğunda ya da maç izlediklerinde aşağı inip o televizyonu g.. neyse anladınız işte.
Sorunlu tipler olduğu için bulaşmıyorum, bir şey için yardım istediğinde de yokuş yapıyorum kendimce öc almış oluyorum:)

Kadınlar dosta güven, düşmana korku salmak için olsa gerek bu hareketi yapıyorlar.

Çokça ev değiştirdim, misafirlik vs. derken epey bi örneklem var elimde.

Çok büyük ihtimalle korkusundan yapıyor ama bence de düzgün bir şekilde ifade edin kendinizi daha da korkutmayın sopayla falan kapıya çıkıp.

polislik bir durum yok ama bence de uyarın. komşuların bu kadar rahatsız olduğunun farkında olmayabilir + kapıda bir problem olabilir, ihmal ediyordur yaptırmayı.
bende de var böyle bir komşu. yeni taşındı, henüz uyarmadım :s

Polislik bir durum yok. Benim de öyle komşum vardı. Kapısına o lanet kapını şöyle şöyle açacaksın şöyle de kapatacaksın diye bir not yazmıştım. O günden beri kapısını açarken anahtarı mikro saniye yavaşlıgında çeviriyor. Kapıyı kapatırken de kapıya yaslanıp kapatıyor. Hiç ses yok mis gibi

giriş katlarda mısınız ? evde hırsız varsa kaçsın diye yapıyordur.

@orpheus yok 3. kat

başlarım öyle düşmana korkuya... bunu yapan insan toplu yaşama kurallarının bilincine varmamıştır. dağa gidip kimsenin olmadığı kendine bi kapı yapıp istediği kadar çarpabilir. belki sinirlidir bi hışımla yapar ama bir olur iki olur... saygısız bi insan demek. insanlar uyuyor gecenin bi vakti. benim komşu da böyle sabah 8de yatağımda zıplıyorum kapı çarpmasıyla. polis aranmaz bunun için ama apocalipynin dediği fikri çok beğendim.

bence not yaz bırak uykumdan uyanıyorum kapı sesinizle vs.

yapıştırdım kapıya notu bakalım nolcak

Böyle işlerde en temizi yöneticiye söylemek, siz not yazsanız hep kafanızda kalacak, aldı mı baktı mı? Ne düşündü vs.
Sadece sizden şikayet gelse zaten o kişi sallamayacak. Yönetici apartmandan şikayet var derse farklı olur, başka yol denemeyin.

kapıya yapıştırdığım notu okuduğundan eminim ama umrunda olmuş gibi durmuyor bakalım devam edecek mi yapmaya.

yok not işe yaramadi şuan saat 01:54 bamgüm girişti kapıya yine.

Evimin salonuna bile gitmiyorum

şimdi döndüm salondan

sitenin spor salonu var ama gitmiyorum kolay kolay da gitmem

Gitmiyorum, evde spor kariyerimin zirvesindeyim.

Neredeyse 6 ay oluyor. Hala bu soruyu soranlar olması da ilginç.

En kalabalık anında bile gittim, henüz soğuk algınlığı bile geçirmedim.

evde yapıyorum. gitmem

@catch the arrow, soru "gideyim mi, gitmeyeyim mi" değil. bu dönemde gidiyorsanız 1'e, gitmiyorsanız 2'ye basacaksınız.

Evet

Gitmiyorum.

salonlar açıldıktan sonra bi gazla yazıldım, hello corona party ortamı görünce direk bıraktım. evde en azından mevcut formu korumak için dambıl, barfisk takılıyoruz. salona vereceğim paraya yeni ağırlık seti aldım. epey daha gidebileceğimi sanmıyorum.

Gitmiyorum. Spor salonunda virüs bulunmaması için hastane tarzında her yarım saatte bir aletlerin hepsinin dezenfekte edilmesi lazım.
Bunu hiç bir yer yapmıyor. Ayrıca spor yaparken solunum hızlanması yüzüne etrafa türkürük parçaları saçıldıgı için çok daha tehlikeli bir yer oluyor.

37 e.

ne kadar güzel yazmışsın. düşüncelerinde hiç yalnız değilsin. benim de böyle bir kaç yakın arkadaşım oldu. ayrıldığımızda ben de benzer tepkiler vermiştim. hayatın değişiyor. hayatının önemli bir kısmını aldığı için boşluğa kapılıyorsun. benzer dostluğu bulamayacağını düşünüyorsun. özellikle yaş aldıkça doğru da. eskisi gibi olmuyor arkadaşlıklar. benim 23-27 yaşlarım arasındaki arkadaşlarımla yaşadıklarımı şimdi kimle tekrar yaşayabilirim ki? beraber lisanslama sınavlarına girmek bile ayrı bir bağ. güçlü bir bağ.

dostluk da paylaştıkça, önemli olaylara beraber göğüs gerdikçe, birbirine yardım ettikçe güçleniyor, değerleniyor. şimdi herkesin düzeni oturmuş, herhangi bir zorluğu kalmamış, ne paylaşacaksın?

bundan sonra belki arkadaş grubunu büyütmeyi deneyebilirsin. bir kişi gittiğinde o kadar da etkilemeyebilir.

arkadaşlıkla ilgili güzel bir film. seni daha da melankolik yapabilir.
www.imdb.com

Aynı durumdayım. Ve buna alıştım. Kimi evlenince, aile kurunca gitti. Kiminin tayini çıktı. Kimi yurtdışına gitti. Yani herkes kendi hayatını kendine göre şekillendirip hayatına devam ediyorlar. Siz de öyle yapmalısın. Böyle perişan bir hale düşmenizin sebebi yalnızlık korkusu. Kimi bu korkuyu kafaya çok takar kimisi de benim gibi umursamama eşiğine gelir. Çünkü perişan oldugumda yaşayacagımız psikolojik çöküntüler daha fazla zarar verir bize. Mesela ailem bu durumlardan yakındıgım zaman aile kur derler hep. Aslında düşününce mantıklı da geliyor. Arkadaşlarımla vakit geçiriyorken aldıgım keyfi bana yaşatabilecek, böyle sadece bir eş değil de her şeyimi paylaştığım bir eglenceli dost olursa sorun ortadan kalkacak gibi geliyor. Çünkü o kişi hep yanımda olacak ve mutluluk verecek. Yedigimin içtigimin ayrı gitmediği eglendigimiz gezdiğimiz hoş sohbet ettigimiz arkadaşlarım şimdi aynısını eşleriyle yaşıyorlar ve çok mutlular. Bize bak bir kenarda perişan somurtuyoruz.

Benim fikrim bu yönde.

"Yakın dostumun tayini çıktı yine ve ben şu an dağıldım. Resmen yemek yiyemiyorum, iş yapamıyorum, fazlasıyla stresliyim. Bu anormal bi durum mu?"

evet. 35 yaşında bir insanın çevresindeki insanlardan bu kadar etkilenmesi çok garip. insanlar gelir ve gider. hayat yolculuğunda tek başınasın.. çok iyi anlaştığın çok sevdiğin arkadaşların da hemen yarın gidebilir. kafaya takmayacaksin.

arkadaşımın eşi bir başka ile atanınca arkadaşımın da tayini olacak gibi - eş durumu- gidecek olmasına hem seviniyorum hem de üzülüyorum. yani ev arkadaşım gitse bu kadar üzülmezdim ama o gidince üzülecek gibi oluyorum. giderken vedalaşmayı bile düşünmüyorum.

30 yaş k.

Yaşadığım şehirde arkadaşım yok desem yeri. İnsanlara bağlanmamayı öğrendim zamanla. Malesef hayat acı bir şekilde öğretiyor bunu.

Çok teşekkürler.

Teşekkür ederim ama millet tavsiyelerinizi dikkate almayı bırak. Cayır cayır geziyor egleniyor. Büyük şehirlerden birinin merkezinde oturmaktayım. İş sebepli her gün evden çıkmak zorundayım. İşe giderken ve gelirken arabanın camından mekanları kafeleri seyrediyorum . Girip oturmaya kalksan oturacak yer yok. Tıklım tıklım.

çok geçmiş olsun , bilgiler için teşekkürler.

Oncelikle gecmis olsun. Dusunup yazdiginiz icin tesekkurler!

eğer önceliğiniz YDS ise eve gelir gelmez yatın. Sabah erkenden kalkıp arındırılmış bir zihinle dersinizi çalışın

bence evde pek vaktin yok. bence yolda youtube dan ya da aplikasyonlardan kelime çalışabilirsin.

9la 11 arasında hiç vakit yok mu?

Eğer yoksa cuma vakitli yatıp cts pazar 3er saat ayrılabilir.

Yazması kolay ama yeterince sebebiniz varsa yapılma ihtimali var

H.içi de bu öğrendiklerinizi aralarda, yolda vb tekrar edersiniz. Mesela sosyal medya kullanıyorsanız onun yerine.

Öncelikle şunu söylemek isterim 14 saatiniz işle alakalı geçiyor. Bu insani olmayan korkunç bir rakam. Buna beden dayanmaz. Yorgun düşmeniz gayet normal. Zaten akşam 11 de eve girince vucut otomatikmen dinlenmek uyumak isteyecek. Tabi sosyal hayat da sıfır olunca desarj olmadıgını için zihin kendini daha da yorgun hissedecek. Çalışma saatlerinizi düşürebiliyorsanız düşürün. Eger mümkün değilse yolda gidiş geliş vakitlerinizi degerlendirip çalışabilirsiniz. Eve geldiginizde de dinlenmeye çekilirsiniz. Ertesi gün daha az yorgun olursunuz. Yoksa bu temponuzda yorgun olamama ihtimaliniz hiç yok.

9 da çıkıp gece 11 de gelirseniz yorgun olursunuz. üzerine ders çalışırsanız sabah sürünerek kalkarsanız büyük ihtimal.
sonuçta insanız, moralinizi bozmak gibi olmasın ama bu çalışma saatleriyle zor bence. ben 8 de geliyorum. çalışamıyorum. 11 ile arasında 3 saat var gün içi o kadar yoğun oluyor ki kafa kalmıyor derse fln.
belki bir ihtimal erken kalkıp çalışmayı deneyebilirsiniz. aziminize göre tutabilir.

Bence burdaki yorumlara bakma. Sen bu soruyu sorduğuna göre baya azimlisin. Aynen devam. senin gibiler başarır bu hayatta. Multivitamin deneyip, eve gelince direk duş uyku, sabah 4-5 kalkış yapabilirsen iyi olur gibi.

D vit, c vit, magnezyum eksik etme. Demir de baktır eksikse kullan. Vit değeri fln baktırırsan mesajla at, yorumlarım. Bazen eksik olmayan ama alt değere yakın vit vs leri kullanınca da eksikmişcesine toparlıyor vücudu.

Kakao içmenizi tavsiye ederim. Birde amino asit ama gün içinde hareket çli biriyseniz beden yorgunluğuna iyi geliyor.

Bu arada aklıma şöyle bir şey geldi. Yıllık izni her hafta 1 gün kullanarak ilerletebilirsiniz. Diyelim 10 gününüz var. 10 hafta yapar. Hem işte daha az yorulur hem derse daha çok bırakırsınız. Karşılığında yıllık izin feda olacak. Yapılmaz mı, bence iyi bir amaç için yapılabilir.

Enterprise kullanıyorum genelde. hiç sorun yaşamadım.

avis/budget bana göre türkiye'nin en güvenilir kiralama firmaları ancak biraz pahalı.

en son sixt ile çalıştım, yine sorunsuzdu.

o an mevcut kampanyaya göre en avantajlı hangisiyse o firmayla çalışırım bu üçü arasından.

aynı fiyat ve aynı kampanya mevcut diyelim, tercih sıralamam -enterp -avis -sixt şeklinde olurdu.

Bence sixt çok iyi. Yakın bir zamanda aracıyla büyük bir kaza geçirdim. Araba pert oldu. Fakat tek sordukları: "size bir şey oldu mu iyi misiniz oldu" üstelik kaza benim hatam yüzüme olmuştu. Tek yaptıgım kaza tutanağını bürolarına götürmek oldu. 1800TL üzeri hasarlarda masraf ödemiyorsun. 1800 altı masraf sigortası için ufak bir ekstra ücret vermek lazım. Arabaları temiz ve sorunsuzdu

turkiyede avis/budget ayni. koc holding tarafindan yurutuluyor. internet ile telefon ve subelerdeki sistemleri ayri. internetten yaptigini subede degistiremiyorsun. telefon subesinde cikanlar ya gerizekali ya da art niyetli. oyle 1,2 gunluk fiesta kiralamadim da hani. 3-4 haftalik ust model arac kiralamama ragmen boyle sorunlar cikti. ha subeki elemanlar yardimci olmaya cok calisiyorlar. onlarin hakkini yemeyeyim. bir de sacma sapan ek ucret, masraf cikartilmiyor. o taraflari cok guvenilir, sonucta koc. ama koc'a yakismayan bir sekilde cok daginik calisiyorlar.

sixt iyi. tek sorun istedim marka model araclari. muadilinin ici dardi.

enterporise, sixt ile budget arasi.

Europcar
Sixt
Avis/budget diye gider benim liste.

Yerine gore de hertz (ama aktif olarak var mi hala bilemedim?)

Sixth.

İlk birkaç kiralamadan sonra hep sixth'den kiraladım. Hem daha hesaplı hem de son derece işlerini takip ediyorlar ve mağdur olmuyorsun. Diğerleri gibi de kıvırmıyorlar. Aracımla kaza yaptım, sonra onu verip aynısından tekrar alarak devam ettim yoluma.

Sumo güreşçisi değilsen problem olmaz.

Teknolojik açıdan sorun olabilir Huawei p30 un zoom gücünü araştır. bir de gece modunda bunu yaptıklarını düşün.

altı üstü bir perde çekmelisin.

Hukuken sorun olmaz, bakmazlar olur biter. Diğer yandan lazım olacağı zamanları düşünerek 1/3 sık pileli perde işinizi görür, alabilirsiniz.

Sonuç çıkmaz durduk yere başınız ağrır sadece. Görsel olarak perde sevmiyorsanız eni 100-120-150 cm seçenekleri var böyle stor alıp takabilirsiniz marketten.
www.koctas.com.tr

Hukuken nasıl sorun olmaz .teşhircilik diye bir suç var kanunlarda

don giyersen bir sorun olmaz.

hukuken sorun olup olmamasını bilmiyorum da böyle durumlarda mahalle hukuku işleyebilir ve saçma sapan insanlar tarafından rahatsız edilebilirsiniz. o tipteki insanlara da "kardeşim sen kimsin de benim evimi izliyorsun" da diyemezseniz, anlamazlar.

gece zaten karanlık oluyordur ama ışığı açarsanız kabak gibi parlarsınız.

İnsanın en özgür olduğu yer evidir. İster donla yatarsın ister çıplak yatarsın.
Ben de çıplak yatıyorum.

Arkadaş perdeni kapat istediğin gibi evinde dolaş. Insanlar sen çıplak gezeceksin diye camdan mi bakmasın

Ben de evde bahsettigin gibi uyurum.Ama kendime ve insanlara saygımdan dolayı kalın perdemi çekerek uyurum.
Böyle yapmamdaki birinci sebep kişisel mahremiyet.
Bir diger sebep karşımdaki komşumun benim kıçımı başımı görmek zorunda olmaması. Şahsen ben sabah kalkıp perdemi aralayıp hava nasıl diye dışarı baktıgımda adamın birinin aletiyle bakışmak veya onun kıllı kıçını görmek istemem. Aynı şekilde bunu başkasına da yaşatmam.Biraz empatili olmak gerek

Yani bu kent yaşamına insanın uyum saglayabilmesiyle alakalı bir şey.
Farklı bir açıdan da bakmak gerekirse komşunun Ufak çocuğu vardır onda negatif bir psikolojik etki yaratabilirsiniz. Bence buna hakkınız yok. Onun dışında komşularınız muhafazakar bir ailedir. Karısı rahatsız olur kocasını doldurur pencereden çıplak bir şekilde orasını burasını gösteriyor der adam kafayı takar apartman çıkışında ekmek bıçagıyla sizi ikiye ayırır. Hatta birkaç sene önce böyle bir haber bile okumuştum.
Onun için siz perdenizi kapatın ve evinizde dilediğiniz gibi yaşayın.

Ayrıca yazmayı unuttum. Evet bu bahsettiğiniz durum hukuken suçtur. Ve tanımı: "Teşhircilik" (TCK 225) olarak geçmektedir.
Kanun der ki:
Teşhircilik suçu, bir kimsenin cinsel organını veya vücudun diğer cinsel bölgelerini belirli bir kişiye yönelik olmaksızın teşhir edilmesi (gösterilmesi) ile oluşur. Teşhircilik yapma, kanunun madde gerekçesine göre ahlak temizliğine aykırı bir hareket olduğu için cezalandırılmaktadır.

Failin belirli bir kişiye karşı cinsel organını veya vücudun cinsel bölgelerini göstermesi teşhircilik suçu olarak değil, cinsel taciz suçu olarak nitelenir. Teşhircilik suçu, fiilin belirsiz sayıdaki kişiye karşı işlenmesi halinde söz konusu olur. Örneğin, cinsel organını camdan göstermek, çıplak bir şekilde sokakta gezmek.


Anlayacağın her türlü sıkıntılı bir durum. Komşun, polise camdan bana aleti gösteriyor der. Bir tane de şahit koyar.Al sana cinsel taciz şucu. Cezası çoktur. Ayrıca mahallenin sapığı olursun

ben de sorun olacağını sanmıyorum. Teşhirci olmak için sanki kamuya açık alanda teşhir etmen gerekmiyor mu? İnsanın evi sonucunda.

@guitarissimo hayır kanunda kişinin teşhirci olarak hükmedilmesi için kamuya açık alanda olması gerekiyor gibi bir ibare geçmiyor.

En guzeli bence. Şeffaf olup bütçem bu kadar üzerine çıktığımızda borç demek bunu da beraber ödeyeceğiz ileride bu seneple senin önceliilerine göre yönetelim derseniz bence gelin hanım çok mutlu bile olur.

Şahsen ben bir dügüne hele ki şu zamanlarda öylesine para harcamazdım. yani o kadar paranın harcanabilecegi daha mantıklı şeyler elbet vardır. Yani kendimizi Galler prensesi sanmamıza gerek yok. Ayrıca bir erkek olsaydım. Karşımdaki kadın kişisinin 150bin liralık gibi bir masrafa giriyor olmam yüreğini sızlatmıyorsa o kadın kişisi hakkında kafamda kezban imajı oluşurdu. Bence çok ama çok daha düşük bir bütçe çıkar evet benim bütçem budur de. Sade ve mantıklı bir düğün organize edin. Düğünden sonra da ikiniz yaptığınız tasarrufu daha faydalı şeylere harcarsınız. Yok kadın kişisi ve ailesi çirkefe yatıyorsa çok şanslısın demektir. Evlenmeden tanımış ve gittigin yolu bir kere daha düşünmüş olursun

Buna bile gerek yok. Lütfen size böyle harcamalar yaptırmayı normal hatta olması gereken bir şey olarak gören insanlardan uzak durun. 2020’deyiz artık.

Bana kalsa bu dönemde nikahı basar akrabasız ve geleneksiz bir şekilde evlenirim ama herkesin evlilikten beklentisi farklı. Bir defa evleniyoruz kafasındaysa ne kadar mantıklı da konuşsanız işe yaramayacak. Siz yukarda denildiği gibi şeffaf bir şekilde açıklayın alacağınız tepkiye göre hareket edersiniz.

pandemide düğün olmamalı. biri orada hastalanırsa vebaline girmiş olursunuz. bu parayı evinize harcayın, kendinize harcayın.

düğün maliyetinden kastın sanırım "evlilik maliyeti" yoksa sadece düğün masrafı 150k ise über zenginsindir ki o zaman burada ne işin var zaten ya da düğün çırağanda ve son nefesini vereceksin:)

evlilik maliyeti için 150k çok normal. (yeni evlendim 120k masrafım oldu)
(bkz: https://eksisozluk.com/entry/112072111)

karşındaki insanın anlayışına bağlı olarak tabii ki söylemelisin fazlası beni aşar diye. bana ne beni ilgilendirmez her şeyin en iyisi olacak demez zaten normal bir insan. diyorsa da allah bir ömür sabır versin nafaka kredini de şimdiden çek bence.

Düğün işleri bu ara herkes için sıkıntılı. Düğüne gidip, covid kapan çok kişi var.

Nikah hem daha hesaplı olur. Hem de davetlilerinizin daha çok hoşuna gider. Eğer illa göbek atacağım diyen varsa, ufak bir grup eğlenmeye devam edersiniz...



.

o parayla çok daha eğlenceli şeyler yapılır yazık

Bence nefis bir fikir.

Baştan toplam bütçe şu ona göre düşün denildiği durumlarda, kişi kendini o limit içerisinde daha iyi planlıyor. Yoksa her harcama için öyle mi olsun böyle mi olsun diye tartışılırken insan yoruluyor diye düşünüyorum.

yakın zamanda evlenecektim ve ben karşımdaki beyden hiçbir şey talep etmedim özellikle maddi açıdan o ise geldi 70k var buna göre şekillenmemiz lazım dedi tabi dedim sıkıntı çıkarmadım hatta 20k artmıştı bile ama gel gelelim neden olmadı, ben bu kadar alçak gönüllü oldum destekledim ve düğünüme 2 hafta kala hem aldatıldım hemde hakaretlerle karşı karşıya geldim :)
Nacizane tavsiyem;şuan (hatta mümkünse hiç) düğün yapılmaması görüşündeyim çünkü boş bişey onun yerine kendinize harcayın tatile gidin mesela ne bileyim bana artık düğün saçma sadece elalem ne der diye yapılan bir organizasyon gibi geliyor. Ayrıca eğer benim bütçem bu gelin hanım bu şekilde gideriz derseniz cileklipastanın dediği gibi mutlu olabilir ve ona göre kendini oda şekillendirebilir ki bunu yapmıyorsa boşver yani zamanını harcamaya değmez öyle bir insana.

Bu 3 katlı maskeleri kullandıktan sonra birkaç gün bekletip, yıkayabilirsiniz ya da dezenfektanlı su içersinde bekletip, durulayıp yıkayabilirsiniz.

Bez maskeler içinde aynı şey geçerli. Bekletip, sıcak su ile yıkayabilirsiniz.

www.lcwaikiki.com yüz maskesi

@teacher çok teşekkürler, fakat nano diye geçenlerin desenlisi bunlar. polyester. bunları istemiyorum, hem kumaş itibariyle geçirgenliği virüsten korumuyor, hem yüzüme oturmuyor, hem teli yok burnum murnum her yerim açıkta kalıyor öğretmenim :D

Biz burada hep kumas maske kullaniyoruz.

4-5 tane kumas maskem var. ilk baslarda cok dikkat ederken soyle yapiyordum:

Temiz maskeler bir plastik posette oluyordu, markete girerken elimi dezenfekte edip, bi tane alip takiyordum. O maskeyi cikaracagim zaman da cikarip diger kirli maske posetine koyuyordum. Poset dedigim de buzdolabi torbasi boyutunda bir sey.

Sonra tekrar takmam gerekiyorsa elimi dezenfekte edip temiz maske posetinden aliyordum... bu sekil devam ediyordu iste.

Eve gelince de hepsini bi ufacik legene koyup kettleda kaynattigim suyu dokup dezenfektanli deterjana basiyordum 2-3 saat. (Deterjanda 15 dk bekletmek yeter yaziyor normalde)
Sabaha kuruyodu zaten.

Turkiyede nerede bulursunuz bilmiyorum, burada terziler yapiyor ya da evde dikiyor herkes.

Hem kullan at maske seklinde olanlar var (sekil olarak) hem de ninja stil denilen var.

Procare marka maskeler tam da sizin istediğiniz özelliklere sahip. Çok kaliteli ve çok kullanışlı. Tıp sektöründeki insanların dahi bkullandığını gördüm

arkası don lastiğinden üç kat kumaşlı(eski pamuklu fanilalardan) bir sürü kumaş maske dikti annem bana. onları yıkayıp yıkayıp kullanıyorum.

internette yüzde yüz pamuk maske satan çok yer var.

örnek 1; www.modacalling.com
örnek 2; fugenaltunorak.dukkan.im

bunlar benim bire bir bildiklerim. trendyol'da falan da alternatif bulabilirsiniz.

bende birkaç tane var arada kullanıyorum ama çoğunlukla cerrahi maskeye devam durumundayım. kullan-at daha sağlıklı geliyor ama bıktırıcı evet.
bu 2-3 katlı kumaş maskeleri yıkayarak kullanan da çok arkadaşım var. tercih meselesi.

yeri gelmişken maskelerle ilgili detaylı bir araştırmanın linkini de bırakayım;
evrimagaci.org

@limonlu eksi Procare’e baktim evet tam da istedigim sey. Yorumlarda bazi kisiler beden tam olsa da yanlarda cok aciklik kaliyor vs yazmis. Sanirim bir tane denemelik alacagim :)

@asisamus ikinci linktekiler sanirim telsiz. Ama ilk linktekinde tam olarak istedigim ozellikler var. siparis edecegim!

Cok tesekkurler.

İş yeri hangi lokasyonda ?

@kanlakarisikyagmur bornova tarafı fakat iş gereği şehir dışı git gel mobil olma durumu yüksek.

Karşıyaka civarı kentsel dönüşümden kaçan bağdat caddesi tayfasının yeni gözdesi. Eskiden de pahalı bir semtti fakat artık çok çok uçtu o taraflar ve yapı stoğu talebe yetişmiyor bu gerçek.

ben olsam özkanlar civarına bakardım. Bornovada ve çevre yollarına, otobanlara yakın.

ben göztepe tarafına bakardım, mithatpaşa caddesi filan. oralar da pahalı gelirse biraz üstü inönü caddesi civarı bakılabilir. metro da var.

özkanlar + 1

teşekkür ederim. özkanlar benim de dikkatimi çekmişti, o taraflara da yoğunlaşayım. bir de ilanların hemen hepsinde "doğalgazlı" vurgusu var. doğalgaz şehre yeni gelmiş gibi, emlak piyasasında tercih sebebi olarak kullanılması tuhaf. enerji kesintilerinde jeneratör vurgusu olsa anlarım da, katalitik mi olacaktı da doğalgaza vurgu var, onu anlamadım.

Bornova büyük park civarı güzeldir.

Bornova için:
evka-3
Özkanlar
Osmangazi(Bayraklıya baglandı)

Bunların dışında
Balçova
Bostanlı
Mavişehir
Göztepe de çok güzel yerler.

özkanlar civarinda da kiralar yüksek evler eski, yeni bir ev bulursan güzel olur. ama özkanlar ile osmangazi ve atatürk mahallesi neredeyse birleşti, camkiran özkanlar migros stadyum civarından cok ayrilma.

örnekköy civarında da siteler var ama oralar cok kötü eger arac varsa mavisehir'in üst taraflarını öneririm mustafa kemal mah diye aratirsan cikiyor, ya da ciglide istasyon mahallesi ataşehir, kent hastanesi civari.

bunlarin hepsi cevreyoluna yakin, bornovaya 15 dakikada ulasiyorsun.

Aynı soruyu 2 ay önce ben de sordum burada.
Home ofis çalışıyorum ve ben de şehir dışına gidip geliyorum.
Gaziemir'de ev tuttum ben.

Karşıyaka Aksoy, Bahriye Üçok, Bahariye, Nergis civarları

yarın sabah açılmadığında anlaşılır

Tam kurulanmamış elden damlayan su bir şey yapmaz, merak etmeyin.

Hiç bir şey olmaz. Zaten bir şey olmuş olsa. Su damladı diye fotografların bir kısmı silinmez. Eger yogun bir su içine girseydi. Biraz forografları cihazınız komple açılmazdı

Doldurabilirsiniz. İkisi de aynı cins gaz kullanılıyor

Doldurabilirsiniz.

Opera kullanmadıgım için yardımcı olamayacagım ama bir tarayıcıda Google hesabıyla giriş yaptığın zaman google üzerinden arattıgınız siteler ve kelimeleri google senin kendi hesabına kaydeder. Buradan:
myactivity.google.com

Geçmiş kayıtlarınıza bakıp yer inlerine kaydettiğiniz sitelerin girişlerini bulabilirsiniz

Var böyle bir rahatsızlık fakat adı aklımda değil. Bu hastalar toplum içinde gayet normalken evinde ve/veya sessiz tenha ortamlarda tuhaf sesler çıkarırlar. İnileme Çıglık anlamsız sesler v.s olabilir. Bunun altında yatan hastanın yaşadığı geçmiş travmalar olabilir.

Onun dışında tourette Sendromu yaşayan bir birey olabilir. En uç ihtimal sizofreni de olabilir. Yani tek bir septomdan hastayı görmeden dinlemeden teşhiş koymak çok zor.

Kulaklığı takıp oyun oynuyordur

herkes böyle değil mi ya?

Acaba benim komşum beni mi yazdı dedim bir an. Benim aşırı ciddi bir insan olmama rağmen tek kaldığımda sadece ailemin yanında çok garip hareketlerim oluyor. Bazı insanlar gariptir. Eşim der ki hep senin bu garipliğini seviyorum diye. Aşırı garip hareketlerim vardır. Mesela doğduğundan beri korkutucu bir sesle kızımın alnına tek parmağımı koyup "bana mordora layık bir ordu topla" diyorum. yüzüklerin efendisinde duymuştum sonra garip bir şekilde yapıyorum. değişik ses de çok çıkartırım. Hasta mıyım şimdi ben?

sen ne diyorsun, olimpiyatlar ertelendi olimpiyatlar.

@nabrukk Olimpiyatlar yazın, erasmus eylülde başlıyor.

muhtemelen evet. ülkelerin iyice içlerine kapanacağı bir döneme girdik.

büyük ihtimal ile.

Güz dönemi de online eğitim olabilir. Erasmusla gitmeden o okuldan eğitim almak baya komik olur aslında.

@asaf aralarında bir aydan az var kardeşim.

Su an icin bir sey soylenemez, Nisan ortasi, sonu gibi is sekillenir hepimiz goruruz

Biz karşı üniversitelere gidecek öğrencilerin bildirimlerini(şu şu öğrenciler şu dönemde üniversitenizde eğitim almaya hak kazanmıştır gibi) yapacağız her ihtimale karşılık.

Bundan sonraki süreçte duruma göre üniversiteler değişime ara da verebilir, devam da edebilir.

Önümüzdeki ay ne olacağı belli değilken 6 ay sonrasının tahminini mi yapalım cidden

Kimse bilemez, büyük ihtimalle diyenlere bakmayın. Bu hastalık sezonluk çıkarsa mayıs dedin mi vaka sayısı azalmaya başlar, eylülde de okullar tatil olmaz.

Benim ögrenci işlerinden duyduğum kadarıyla süreç böyle giderse gidecegimiz üniversitede eger öyle bir opsiyon da varsa online egitim görürsünüz diyorlar. Yani bir yere gitmek yok. Eger böyle bir opsiyon yoksa zaten iptal.

Birsz alakasız ama bime wifi ile kumanda edilen priz gelecekmis 80 lira falan belki isini görür.

Bir tane de röle alman gerekiyor, o röle ile aç kapa işlemini yaparsın (220v bile). Baya da basit bir işlem

Merhaba röle benim de aklıma geldi. Bu konuda elinizde yapılmış proje örnegi var mı acaba?

Maalesef 2-3 sene önce uğraştım bende ancak elimde yok, ama internete bakayım bi bulabilirz birşeyler

blog.direnc.net

işyeri için izin veriyor olmanız gerekiyor ondan dolayı imza istediler. binadaki herkesin izni olmadan olmuyor.

Sebebi şu:

Alt kısmınız servisse içeride mutlaka tamir atölyesi vardır. Ve oldukça ses gelir.

Klima ve buzdolabının içine yanıcı bir gaz basıyorlar. Bunun yangın ve patlama riski her zaman var.

Arızalı elektronik ürün geleceği için her zaman elektrik kaynaklı yangın riski mevcut

Devamlı ürün giriş çıkışı olacağından dolayı araçların gürültüsü patırtısı çok olacaktır.


Bu gibi durumları yaşayacağınızdan dolayı ev sahibi kendini güvene almak için size o kagıtı imzalıyor. Sonra mahkemeye verip cayma hakkınız olmasın diye.

Ayrıca bu durumları yaşadığınız zaman belediyeye polise şikayete gittiğinizde servis bu makamlara imzaladıgınız kagıtı gösterip sıyrılacak. Çünkü bu adam bu evi alırken burda bir servis oldugunu biliyordu ve bunu bilerek aldı diyecek. Sizin de eliniz baglı olacak.. Bu arada Ev sahibiniz yaman bir çakalmış

diğer arkadaşlar güzel izah etmişler, onlara ek söyleyeceğim tek şey bu. neden şimdi?
evi satın aldınız mı? aldınız. bundan sonra ev sahibi ile ne gibi bir ilişkiniz olabilir? bu kısmı anlamadım. bunu satış esnasında ya da satmadan evvel istemiş olsa anlarım.

ayrıca alırken fark etmediniz mi kamyonları? keşke evi almadan bir kaç komşu dairenin kapısını çalıp selam verip soru sorsaydınız: apartman ile ilgili bir sorun var mı? ortak olarak benim yükleneceğim bir sorumluluk olacak mı? mantolama, asansör, boya, çatı gibi tüm kat maliklerinin planladığı ortak bir tamirat işlemi planlanıyor mu?

artik oldu bittiyse iyi tarafindan bakin. deprem olursa bina tam olarak gocmez, beyaz esyalar tasir binayi. sanki? salladim biraz.

işyeri izni ile alakası yok, o zaten önceden kat planına işlenmiştir, sadece ilk seferde gerekir. evi alana yeniden sorulmaz.

diğer arkadaşların dediği doğru. Risk, ses vs. için kendilerini güvence altına almak istiyorlar.

Bölgede 5 sene yaşadım. Heryer güvenli yürüme mesafesi olan yerler çok. atıyorum Gaziantep'te epey yürüme var. Urfa'da halilülrahman'da (balıklı göl olarak biliyorsunuz) yürüme yine var. Nemrut'ta fazla yok da görmek icin biraz yürüme var. Diyarbakır da aynı şekilde.

Sehirlerarasi yollar esas tekinsiz deniyor, atiyorum diyarbakirdan mardine gecmek istersem sikinti olmaz?
2 sene once malatyadan adiyamana gectim, yolda en az 6-7 kere jandarma kontrolunden gectim, daha dogu oldugundan iyice soru isaretleri ile doldum..

Uçakla gidip taksi kullanmak, şehir değiştirirken otobüs kullanmayi da düşünebilirsin. Araca park yeri filan aramazsin.

Turla gitmedim ama daha dün mardin ile diyarbakır arasına mibüsle gittim 17 lira minibüs. Tam bir saat sürdü. Kendi başıma tur olmadan geziyorum. Fakat 1 saatlik yolda 2 kere jandarma durdurdu. Gbt ve bavul araması yaptı. Yol boyunca da en az 7,8 noktada jandarma kontrol noktası vardı kuş uçurmuyorlar. Bence çok güvenli korkuya gerek yok

aklini alin onlarin. cakallara bak.

dolandırıcılık değil. dolandırıclık kelimesi yetersiz kalıyor. bu vampirler utanmasalar tapuyu üstlerine yapmanızı isteyecekler.
bu konuda belirli kural yok. daire sahipleriyle müteahhitlerin anlaşmasıyla oranlar belirleniyor. müteahhitlerde eski binaların yıkılması zorunlu olduğu için bu oranları bu kadar rahatça belirleyebiliyorlar.
hepsini kovup büyük firmalardan biriyle (demirli olur, yapı merkezi olur v.b.) para karşılığı bina yenileme anlaşması yapın. cebinizden çıkacak para daha fazla olsa da ev hiç küçülmez.
not: gecenin 4ünde yanıt yazınca imla editi gerekli oluyor elbette.

abovv adamlar şener şen filmindeki dolandırıcılardan beter çıkmış.
dolandırıcı değil de yam yam denir bunlara vaadini belki yapar ama buna ticaret denmez.

işte müteahhitler bu yüzden sevilmiyor.
8 tane 1+1 ve 50bin lira çok

1+1 derken 6 kat olunca taks düştüğü için mi öyle yapmak istiyorlar önce bunu bilmek lazım.

Basit bir hesap yaparsak: 24 daire x 60 m2 x 1210 tl/m2 = 1.742.400 tl bu işin maliyeti (yapı m2 maliyetleri için: www.resmigazete.gov.tr)

Müteahhit daire başı ücret: 50.000 x 16= 800.000 tl

Müteahhite kalan 8 dairenin(1+1) satış bedeli: 300.000 tl x 8= 2.400.000 tl

2.400.000 + 800.000 - 1.740.000 = 1.460.000 tl net kar.
1.460/1.740= %84 net kar.

Sizin teklif edeceğini: %40 kar
1.740.000 x 0.4 = 700.000 tl (adamın bu işten cirosu 2.400.000 tl => 2.400.000/300.000 tl = 8 daire) yani ekstradan 8 daire ve nakit verilmeyecek.

Kolay gelsin.

Edit: ciro hesabındaki hatayı düzelttim

Müteahhitlere çok güvenmemek lazım çevrenizde kentsel dönüşümü için yerini vermiş olup memnun kalan insanlara danışın

Öncelikle hepinize teşekkür ederim ilgilendiniz cevap yazdınız . Ortada büyük bir terslik oldugunu hissetmiştim fakat bu konularda teknik bir bilgim olmadıgı sadece bakakalıyordum. @Filipis kardeşin de hesapladıgı gibi ortada matematiksel bir mantıksızlık var. Hepsi de agız birligi yaptıgı için bu teklifin dışında teklif veren de gelmiyor. 75 yıllık bir binayla kalakaldık bakalım. Binamız yeni olmuş olsaydı ve şuanki gibi 3+1 haliyle olsaydı. Dairemizin Satış fiyatı 600bin olacaktı. Şimdi ise hem para verip hem 1+1e mahkum edip hem de 300bine düşmüş daireyi reva görüyorlar . Gerçekten söyleyecek laf kalmıyor

Size gelen muteahhitlere ek olarak siz de uc dort muteahhite gidip teklif isteyin. Isin dogrusu anlasilir.

O düşürme muhabbeti müteahhitin suçu olmayabilir.

Kat yüksekliğini aynı dahi yapsa (4 kat) dairelerinizin 90 m2 ye düşmesi gerekiyordur belki de yeni imar planına göre.

Eğer her dairenin para verecek gücü varsa ben olsam müteahhite kat karşılığı değilde sadece para karşılığı;

4 katlı ama 90 m2 evler yaptırırdım. Müteahhite de yapım ücreti verirdim daire başı 150.000 tl gibi. Müteahhit için %40 karla 2.400.000 tl ye geliyor ciro.

Ksk sahile geç. Ksk iskeleyi karşına al sağında osman bey parkı durağı var. Yolun Konak yönüne giden istikametinden 200 numaralı otobüse bin. 11 durak sonra hasan Hüseyinler durağında in. Otobüsün gittiği yönden 5dk ileri yürü önündesin. (Karabağlar belediyesine gelmeden önce)

yalniz hava gercekten sicak, yatak odanizda klima yoksa bence uzerine gitmeyin.

Su ara biz gece sicaktan ve nemden uyuyamiyoruz mesela. Is stresi vs bunlar onemli faktorler biraz zamqn tani

Jinekolojik/ Ürolojik bir problem da olabilir.

Herkes her ihtimali yazmış ben de başka bir ihtimali yazayım. İlişkinize dair artık heyacan hissetmiyordur. Veya aklında başka birisi vardır. Sıkılıyordur yanında onun için kendini keyifsiz hissedip bahaneler öne sürüyordur. Hava sıcak, hava soguk iş yoğun penguenler çok yalnız gibi bahaneler

sana soylemiyor ama kafasinda bitirmis işi. yakin zamanda we need to talk bulusmasi öngörüyorum.

buraya kafasında işi bitirmiş başkasını düşünüyodur yazan insanlar siz gerçek misiniz, gerçekseniz nasıl ilişkiler yaşıyosunuz merak ediyorum. havanın çok sıcak olması, 3 haftadır bu ülkede tüm bu olan biteni yaşamak zorunda kalması ve bunun travması, iş stresi gelecek kaygısı vs.. hepsi yeterli sebepler bence. ayrıca depresyonumsu bi dönem geçiriyo olabilir vücut ağrısı falan önemli bi belirti.

morali bozuktur, stresi vardır, seninle alakası olmayabilir. sakın üstüne alınıp, gereksiz gerilim çıkarma. normalde olduğundan daha tatlı, daha anlayışlı ol. bence seninle alakalı değil. düzelir. çok normal şeyler. heyecanımız iniş çıkışlıdır. normaldir.

ek olarak: iş stresi gerçekten çok etkiliyor. yardımcı olmaya çalış. elinden gelmeyeceğini söylerse ona inan üsteleme.

Ben de bir süredir böyleyim; seninkinden daha fazla hatta. Hicbir şey yapasım gelmiyor, eve gelip sadece uyuyayım istiyorum. Görünürde bir derdim ya da aklımda başkası yok maalesef, üsttekileri haksız çıkardığım için üzgünüm.

Sinir, stres, yorgunluk, sıcaklar, o kadar çok şey olabilir ki sana gelene kadar.

hava çok sıcak evet ama seks yapamayacak kadar değil

Sana kötü örnek olmak istemem ama eski erkek arkadaşım tam aynı şekilde davranıyordu,aynı bahaneleri ileri sürüyordu,ben de sıcaklar işinin stresi vs diyordum, konuşmamız gerek buluşması ile ayrıldı benden. Umarım sende sadece sıcaklar ve iş stresidir.

Bu sıcakta uyurken sarılalım falan diyecek hatunu tekmeyle yataktan atardım.

heheh bi an mesajı benim sevgilim yazdı sandım :)
çocuklar hava gerçekten sıcak ve benim de pek sevişesim yok. iş değişikliği, ev taşınması falan çok şey birikti. sıcak olduğunu söyemiş miydim?
sonuç olarak biraz zamana bırakın, bir şey yoktur öyle ayrılıcaz falan gibi düşünceleri de atın kafanızdan. çok sevdiğim sevgilim de şu an burayı okuyorsa bi süredir sevişmememizin sebebi gerçekten sıcaklar vs. bunu bilsin isterim.
nem var nem.

bu ne ya, herkes sicak diye sevisilmez filan demis :) kisin soguk diye sevisme, yazin sicak diye sevisme, is stresi de sevisme, yorgunluk de sevisme, suram agriyor de sevisme, geriye bi yilda 1-2 gun kalir herhalde :)))

sicaksa ve kliman vb. yoksa dus alir sevisirsin, sonra bi daha dus alir, pamuk patates gibi uyursun :) ne stres kalir, ne de agri filan :)

senden ayrılacak.

bu herif sahte ilan oluşturmuş. fotografları da şu siteden çalıp buraya koymuş
olx.ro

sahibinden.com . satışta aracı olmuyor.site üzerinden satış yok. sadece ilanı görüyorsun. satıcıyla telefonda anlaşıp parayı verip ürünü alıyorsun böyle sahtekarlar piyasada çok fazla. dikakt etmek lazım

bu tipler genelde yarısını önden havale olarak filan istiyorlar. ucuza ürün bulan heyecanlı tipler de anında yolluyor parayı. sonra da kayıplara karışıyorlar. sahibinden.com da izlemekle yetiniyor.

sahibinden.com daki ilanların %60 ı çakma ilan abi, adam bi tane telefon satcam diye 15 tane ilan açıyor ayrı bi dert, bi de orjinal olmayan ürünleri orjinal diye itelemeye çalışıyorlar. tipik türk tüccarı kafası, para kazanayım da sikmişim onuru haysiyeti. en son taşınabilir şarj aleti aldım 5000 mAh civarı diye sattı bana 40 lira verdim, bi süre kullandım sonra çabuk bitiyo lan bu diye huylanıp içini söktüm 1500lük batarya koymuş içine bantla yapıştırmış....

yoo, degil? dokunmatikli eldivenler falan bosuna mi uretiliyo.

sadece el teması degil. dokunmatik ekranlar elektrik temasını algılar. insan vucudun da belli miktar elektrik oldugunda dokundugumuz an ekran bunları algılar. plastiklerin yüzeyi ve metallerde elekrik yüklü olabilir. örnegin kulaklıgınızın kablosunu ekrana degdirin onuda algılar.

Bu sony olanın aynı seriden başka bir kulaklığı var bende basslar çok boğuk. Memnun değilim.

müzikalitesini bilmem ama estetik olarak sony daha hoş gözüküyor.

senin yerinde olsam bunları almaktansa şunu alırdım.
kesinlikle menmun kalırsın.
www.vatanbilgisayar.com

Sony bende var. Baslar aşırı fazla ve dışarıya çok ses veriyor kulaklık.

önce bilgisayarın başından kalkıp vurup kafayı yatmalsın

İki bira veya ayran

gece 3-4'ten önce uyuyamayan bir insana göre tavsiye verirseniz iyi olur yani şu saatte bilgisayarı kapatmamın bir anlamı yok pek.

duş al, melisalı yeşil çay iç.

bazi cevaplar sirketlerden sikayet sonrasi otomatik gelen mailler gibi .. "bilgisayari kapatip yatman lazim" :))

benim, ders kitabini acar acmaz uykum gelirdi.. ve ne zaman onemli bisey icin arastirma yapsam boyle sanki 36 sat uyumamisim gibi uykum gelir. baska zaman multiplayer takilsam, 14 saat araliksiz WoW oynasam molten core icinde bos bos gezinsem yine uykum gelmez..

seninde varsa cok onemli bi ders kitabi al ac oku veya calisiyorsan onemli bi konu hakkinda arastirma yapmaya basla en fazla 1 saat sonra esnemeye baslarsin ..

ben de yeni aldım nexus 5'i. sms görevini hangouts'a vermişler. hangouts'a gelmesi lazım. program açılınca simgenin yanındaki yazıya basıldığı zaman orada sms çıkıyor.

bu sms alma gönderme yazılımıdır.
umarım işine yarar
textra Sms: play.google.com

şöyle bişey var, yazarından yola çıkarak farklı kaynaklara ulaşılabilir belki, bağımsız olarak zannediyorum ki istiklal marşı derneğinin bu konuda yazıp çizdiği bişeyler vardır mutlaka:

gizlenentarihimiz.blogspot.com.tr

Efendim bildiğim kadarıyla bu oran bilinmiyor bilinmeme sebebi de böyle bir kaydın tutulmamış olması. Gelire dayalı bir nüfus kayıt sistemi olduğu için tam nüfus bile bilinmiyor. Dolayısıyla devletin işine yaramayan okuma oranıyla ilgili bir kayıt tutulmadığı düşünülüyor. Nitekim dediğim gibi bununla ilgili hiçbir kayıt da bulunamamış. Bunun kaynağını arıyorsanız da ben yardımcı olamam o konuda.

kaynak bilmiyorum ama osmanlıdaki okuma yazma oranı aslında bu iki düşüncenin birleşimi.osmanlıda okuma yazma oranı düşüktü evet.ancak latin alfabesine geçilince osmanlı arşivi bi günde ıskartaya çıktı.o değişime ayak uydurulunamadı.

dafaiss arkadaşımızın verdigi site tam bir neo-osmanlı yazısı. beyler adam yanlı olmayan bir kayank istiyor. ben kütüphanede göz gezdiririm. bulursam kaynak ismi paylaşırım.

www.beyazportal.com

www.irfanerdogan.com

web.firat.edu.tr

www.haberturk.com

hakaretyokhakikatvar.wordpress.com

1927'de Türkiye'de okuryazarlık oranını %8.1 olarak veren sayım rakamları doğrulanmaya muhtaçtır. 1895 yılına ait Osmanlı istatistiklerinde Anadolu ve Rumeli'nde 5-10 yaş kız ve erkek İslam çocuk nüfusunun %57'si ilkokul öğrencisi gözükür (Devlet-i Aliye-i Osmaniyenin 1313 Senesine Mahsus İstatistik-i Umumisi; ayrıca bak. Soru 26). Aynı düzey eğer 1914'e kadar korunmuşsa, 1927'de 20-42 yaş kuşağı Türk nüfusunun aşağı yukarı yarısının az çok ilkokul eğitimi görmüş, dolayısıyla eski yazıyla okuryazar olması gerekir. Bu da, 1914'ten sonra eğitim sisteminin iflas etmesi ve savaş telefatı gibi etkenler hesaba katılsa bile, toplam nüfusta en az %30 civarında okuryazarlık demektir. Dolayısıyla ya Osmanlı istatistiklerinin, ya 1927 sayımının gerçekleri tahrif ettiğini kabul etmek zorundayız.
2. Resmi sayımlara göre nüfus ve okuryazar sayıları şöyledir:
Nüfus (bin) Okuryazar (bin)
1927 13,650 1,106
1935 16,157 2,453
1960 27,755 8,901
1970 35,605 16,455
İki zaman noktası arasında okuryazar oranının "kaç kat arttığı", anlamlı bir istatistik olmaktan uzaktır. Önemli olan, toplumda okuma-yazma bilmeyen insanların ne kadarının, belirli bir dönemde, okuma-yazma öğrenme ihtiyacını duymuş veya imkânını bulmuş olduklarıdır. Yukarıdaki sayılara göre (ölüm ve muhaceret faktörlerini hesaba katmazsak) 1927'de okuma-yazma bilmeyen 11,544,000 kişiden 1,347,000'i, bunu izleyen sekiz yılda okuma-yazma öğrenmişlerdir.
Normal zekâya sahip insanlar azami üç ayda okuma-yazma öğrendiklerine ve aşağı yukarı her köyde okuryazar birkaç kişi 1920'lerde bile bulunacağına göre, okuryazarlık artışı bir imkân ve organizasyon (arz) sorunundan çok bir istek ve ihtiyaç (talep) sorunu olarak görünmektedir. Dolayısıyla, 1928'i izleyen alfabe seferberliğinin uğradığı başarısızlık, "kadro yetersizliği, olanak yokluğu" vb. gerekçelerle açıklanamaz. Anlaşılan memlekette 1928 itibariyle okuryazarlık isteği ve ihtiyacı yaygın değildir.
3. 1908-1914 döneminde Türkçe İstanbul basınının günlük tirajının - kesin rakamlar bilinmemekle beraber - 100,000'in epeyce üzerinde olduğu anlaşılıyor; ayrıca dönemin taşra basını da son derece canlıdır. İstanbul ve Ankara'da yayınlanan Türkçe gazetelerin toplam tirajı 1925'te 40,000'e (bin kişide 3.2), 1928 sonunda 19,700'e (bin kişide 1.4) düşecek ve 1940'ların sonuna kadar, mutlak sayıdaki tedrici artışa rağmen, binde 4-5 düzeyini aşamayacaktır.

www.nisanyan.com


Cumhuriyetíin, Osmanlıídan devraldığı beşeri sermaye de nitelik aÁısından Áok d ̧ş ̧k seviyedeydi. Osmanlı Devletiínde okuma yazma oranı % 5-7 civarındaydı. Eğitim gˆrenler iÁinde M ̧sl ̧manların oranı gayrim ̧slimlere gˆre daha kˆt ̧ durumdaydı. XIX. y ̧zyıl sonlarında lise ˆğrencilerinin % 22ísi, ortaokul ˆğrencilerinin ̧Áte birinden azı M ̧sl ̧manlardan oluşmaktaydı. M ̧sl ̧man okullarının nitelik aÁısından diğerlerinden daha kˆt ̧ durumda olması M ̧sl ̧man T ̧rklerin eğitim alanındaki yetersizliğini daha da belirgin hale getirmekteydi.14

Oktay Yenal, Cumhuriyetíin İktisat Tarihi, T ̧rkiye Sınai Kalkınma Bankası yay., İstanbul 2001, s. 55.


Daron Acemoğlunun “Why Nations Fail” ,2012, kitabındaki şu bilgi ; “ 1460 yılında Avrupada başlamış olan Matbaa ancak 1720 yılında Istanbula gelebilmiş ve ondokuzuncu yüzyılda Hollandada %60 olan okuma yazma oranı Osmanlıda %2 seviyesinde kalmışdır. Yani Osmanlının en önemli batma nedeni eğitimsizlikdir. Bugün bile halk kütüphanelerimizdeki toplam kitap sayısının nüfusa oranı 50000/1 dir.


>>

b) Avukatlık
Osmanlı Devleti'nde, avukatlığa benzer bir işlevi gören ilk gurubu arzuhalcilerin oluşturduğu ifade edilmektedir. Okuma-yazma oranının çok düşük olması, halkın istek ve şikayetlerini resmî makamlar önünde yazılı olarak ifade etmesinin önemli bir aracı olarak arzuhalcilere duyulan ihtiyacı artırmıştı. Herkesin arzuhalcilik yapmasına izin verilmemiş, arzuhalcilik için ocaktan yetişmek ve çavuşbaşıdan ruhsatname almak gerekli kılınmıştır.16 Yani arzuhalcilik yapabilmek izne ve dolayısıyla devlet denetimine tâbi idi. Ayrıca yukarıda savcıların bazı görevlerini yaptığı ifade edilen muhzırlara da, davaların kişiler adına takibi için vekâlet verilmeye başlandı. Benzer şekilde alış-veriş dolayısıyla kadılarla tanışıklığı olan mahalle bakkalları da dava takibi için tercih edilen bir gurup oldu.17
12 Bu Nizamnamc'nin Divan-ı Temyiz'e ilişkin bölümündeki 19. maddesinde "...işbu mecliste umur-i hukukiyye ve kanuniyyeye vâkıf taraf-ı devletten mansup bir memur-i mahsus bulunacaktır" ibaresi yer aldı. Bkz.,Üçok, Savcılıkların Avrupa Hukukunda Gelişmesi.... s.46.
" Üçok. Savcılıkların Avrupa Hukukunda Gelişmesi...,s.46; Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye'de Benimsenmesi, s.105-106.
l4DüsturI,C.4.s.235 vd.
l5Düsturl.C.4,s.l31 vd.
16 Ali Haydar Özkent, Avukatın Kitabı. İstanbul 1940.s.46-49; Fahrettin Tanju, Avukatlık ve Vekâlet. Adana 1954.s.5-7.

>>

dergiler.ankara.edu.tr

>>

1928 yılı sonuna doğru gerçekleşen Harf İnkılâbı’nın iktisadi açıklamasını Kazganlar birlikte yaparlar. Onların düşüncesine göre yazı değişmiştir, ama tek başına bu değişiklik Türkiye’de kısa zamanda okuma yazma öğrenilmesine yol açmayacaktır. Çünkü Kazganlar’ın hesabına göre herkes okuma yazma öğrenmek için kaleme ve kağıda sarılsa ülkede yeterince kalem ve kağıt bulmak olanaksızdır.21 Eğitim istatistiklerine göz atınca karşılaştığımız manzara da Kazganlar’ı destekler niteliktedir. 1927-1928 öğretim yılında Türkiye’de ilk öğretimde 6.000 dolaylarında anaokulu ve ilkokul, 12.000 civarında bu okulların öğretmeni ve 430.000 civarında öğrencisi vardır.22 Okuma yazma bilenlerin oranı İstanbul’da %40’ın, İzmir’de %20’nin altında, Türkiye genelinde de %10’un altındadır. Siyasi irade harf devrimini başarıyor, entelektüel tartışmalar bu gelişme etrafında gelişiyor. Oysa harfler değişince problem de değişmiş, bu hareketin finansmanı yeni bir problem olarak karşımıza çıkmıştır.

kaynak: www.isl.itu.edu.tr

sorunuza yanıt değil belki ama eski yazı okumak pek de kolay bir iş olmadığı için dönemin münevverlerinin ermeni alfabesi öğrenip bu yazıyla yazılmış türkçe metinleri okuduklarına dair güzel bir yazı:

www.agos.com.tr

ha bir de meraklısına bir not daha: latin alfabesine geçiş, abdülaziz ve ii. abdülhamid'in uygulamaya koymayı düşündüğü bir şeydi. azeriler bizden önce davrandılar ve önce onlar latin alfabesine geçtiler.

edit: compadrito'nun uyarısı üzerine fark ettim. agos.com.tr sitesini yenilemey almışlar. bu yüzden link şu anda açılmayabilir. sitenin yeniden yapım süreci bitince bir daha denemenizi öneririm. eğer yine açılmazsa, bana mesaj atın, ben bulmaya çalışırım ilgili makaleyi.

twitter arama çubuğuna izmir polis yaz akışları takip et

twitter üzerinden izmir gezi diye aratınca çıkıyor. Onun dışında evde oturup izlemek yerine halk olarak senide gündoğdu da bekleriz. Devir faşizme karşı direnme devri

çıkıcam 1 saat sonra :)

Telekinezi kullanıyoruz biz ailecek.

mesleğine katkısı olabilecek bir şeyler düşünsen? Yani meslektaşların arasından sıyrılmanı sağlayacak bişeyler?
Dil öğrenmen her zaman avantaj ama çeviri olayını sürekli gelir kaynağı haline getirebilmen pat diye olacak bişey değil, bildiğim kadarıyla yayınevleri anlaşmalı çalışıyor mesela bu konuda.

devamlı savaşmalisin. Umutsuz olmamalısin. Elbet bir zaman bir şans çıkıyor. Bende senin durumundayim. Ama didiniyorum devamlı kendime iş alanı yaratmaya çalışıyorum. Şuan için elimde çok şey yok. Umutsuz olmak hiç bir şey kazandırmıyor

En mantiklisi zengin bir eş bulmak gibi geldi bana

yetenek varsa aşçı ol.

iş kurun kursları var. ayda 450 lira da para veriyorlar sanırım. dilden başka bir şeye meyilliysen onları da değerlendir. ama aslında bölümünün ne olduğu da önemli. işe başlayınca garson maaşı alıyorsun peki birkaç yıl sonra maaşın artıyor mu, kendini geliştirmek için yapabileceğin şeyler var mı, esas önemli olan bu aslında senin durumunda. sonuçta okul okuyorsun, madem çalışmayacaksın işinde bırak okulu neden zaman ve enerji harcayasın ki? para kazanamam diye mi istemiyorsun işini yapmayı, yoksa sevmiyor musun? mesele sadece hayatını kazanmak değil. düzen tutturman lazım. yaşamak için para değil düzenli para gerekir. hedeflerini o kadar küçük tutma.

soL diye bir dergi vardı komunist bi arkadaş okuyodu

Evrensel Kültür var diye biliyorum. Kendim okuduğumdan değil bir arkadaş baya bi ilgiliydi dergiye o yüzden söylüyorum. Tam emin değilim.

@juusto soL diye bir internet sitesi var ama dergisini görmedim. Belki farklı bir isimdedir

@Harpp sanırım senin dediğinde Evrensel gazetesi. Evrensel Kültür diye de bir dergi görmedim ama bakıcam teşekkürler

Praksis. Express. Bir+bir.

Ayrica ustteki arkadaslarin dedigi dergiler de mevcut da sol'u her yerde bulamazsin.

yalnız "sol görüşlü adamlar"ın dergilerini arayıp sol'u bile bilmiyorsan benim saydıklarıma hiç bakma. zorlanırsın.

gazeteymiş, ama ayda bir çıkıyor her ne hikmetse, yani bildiğin dergi işte, buyur belki görmemişsindir

tr.wikipedia.org(gazete)

www.altust.org

www.turksolu.org TÜRK SOLU'da köklülerdendir.internetten takip edebilirsin.eski sayılarıda var.her sene tüyapta stand kuruyolar.

(bkz: birikim)
(bkz: yürüyüş)

sol görüşlü dergi olarak "komünist" var. Eski ismi "Sol" du. Baya iyidir. çok saglıklı bilgiler haberler ve makaleler içerir.çok zengin bir içeriye sahiptir. kesinlikle öneririm. Haftalık çıkmakta. İnternet sitesi ise haber.sol.org.tr dur. Fakat dergisini de okumanını öneririm. Dergiyi Nazım hikmet kültür evlerinde ve daha bir çok yerde bulabilirsin. kesinlikle öneririm. Yaşadıgın şehri söylersen alabilecegin noktalar hakkında da yardım ederim.
Edit 1:juusto nun dedigi derginin yeni ismi benim bahsettigim "komünist"
Edit 2:Harpp ın bahsettigi dergi daha çok sanat dergisi sayılıyor.
Edit 3: michael jackson un bahsettigi şey perinçek yanlısı yani işci partili ulusalcı bir site. uzak durmak lazım

Sol tkp'nin yayını, uzak durmak lazım :)

us. polo da indirim varsa bir bak derim.

lcw bakabilirsin. daha geçen gün baktım. çok güzel hırkaları vardı. üstelik fiyatıda senin limite uyuyor

@limonlu lcw fiyatları güzel ama ürünler çok kalitesiz işte

@i was there o zaman tiffany e bakabilirsin. bence taş gibi kaliteli ürünleri var. 3 sene önce aldıgım kazak aynı şekilde duruyor.
buraya bakabilirsin.
www.tiffany.com.tr

boynere git bence hem kalıtelı urunler hemde aradıgını bulursun

mudo ya bakabilirsin

mavi

varsa biri bana da gönderebilir mi acaba.

davetiye hala lazım mı?

Öncelikle geçmiş olsun. Bu hastalığa karşı uygulanan en başarılı tedavi ameliyattır. Tümör sinirlerde oluştuğu için ameliyatı beyin cerrahı gerçekleştirir. Ameliyatın sonunda kısa süreli his kaybı karıncalanma hissi hassaslık veya diğer sinir bozukluğu falan gözlemlenebilir. Tabi bunlar ameliyat sonrası kaybolur. Tümörün büyük olması halinde tümörü küçültmek için radyasyon tedavisi kullanılır.

Eğer tümör ameliyat ile tamamen çıkarılırsa hastalığın tekrar görülme şansı en aza indirilir. Eğer ameliyatla bütün bölge temizlenmezse tümör tekrar gözlemlenebilir.

schwannoma'nin fizyolojik ozelligine, yerine, hastanin yasina ve sagligina gore radyoterapi de dusunulebiliyor. ancak ameliyat gibi onun da bircok dezavantaji var. ornegin, radyoterapi ise yaramazsa sonrasinda tumorun ameliyati daha riskli.

22 yaş kadın, sol el orta parmak, sol kol dirsek üstü, ve sol koltuk altında var kütleler, parmaktaki yaklaşık 1cm çapında, dirsekteki 25mmX20mmX12mm olarak koltuk altında 8 tane bulundu en büyük ikisi 23X20 boyutlarında, güzel bir vaka iyi yakalamış tarzı bir yorum yaptı doktor (kafa göz dalmak istiorm zaten o adama neyse)

(bkz: hp flash disk format utility)

şunu bir dene. başlat - çalıştır- cmd yaz. sonra cıkan yere format x: yaz (x yazdıgım yere. senin bilgisayarda flashın hangi harfle görünüyorsa onu yaz. sonra verei kaybolacak biçimlendirilmeye devam edilsin mi diyecek.. sen E yaz. enter e baş. bekle. büyük ihtimal düzelir

(bkz: total commander)

Clone Terminator

clonespy

Moleskinsoft Clone Remover

bunların hepsi iyi programlar. deneyerek sana en uygununu bulabilirsin. zaten bu programların boyutları çok ufak. google a yazdıgında kolaylıkla bulabilirsin.

Bu normaldir. sistem her geçen gün kullandıkça hantallaşır ve yavaşlar. bunun pek çözümü yok. sistemini (bkz: advanced systemcare) tarzı programlarla onarmayı deneyebilirsin.bu sistem ömrünü biraz uzatır.en son çözümde tabikide formattır. ben 6 ayda bir sistem çökmese dahi format atarım. ve pc kendine gelir. bu gayet normal bir sey.

windows bu normal. yapacak pek bişey yok. ccleaner ve yukarda yazıldığı gibi advanced system care kullanın belki bir nebze faydası olur.

Sabit diski başka bir bilgisayara takıp formatlayın.

format attıgın cd de bir okuma hatası olabilir. aynı sorun bende de olmustu. formatı iptal ettim. ve başka bir cd ile yeni baştan attım. hiç bir sorun cıkmadı.

bence ekran kartından kaybediyorsun daha güçlü bir ekran kartı lazım ama sanırım bu bir laptop değiştirebilirmisin bilmem

Ekran kartı değil işlemci ile ilgili sanırım. Görüntü ayarlarını değiştirseniz de pek bir etkisi olmuyor o yüzden.

acaba su crossfire ile ilgili olabilir mi? nvidia sli kadar iyi calismadigini duymustum da.

kullandıgın şey alt tarafı laptop. daha ne performans bekliyorsunki??
yani o sistem özelliklerini taşıyan masaüstü bir pcnin yerini asla tutmaz.
sorunun nedenini söyleyim : laptop'un power gücü yetersiz kalıyor.mesala benim pcde 750w power var. o bile az geliyor..gerisinin sen düşün. adaptorle calısan bir laptoptan iyi bir oyun performansı beklemen bence yanlış.

Arkada çalışan bir program dakka başı bir kaynağı sömürüyor olabilir. Cpu olur bu, harddisk olur bilemeyiz. Arkada çalışan şeyleri kapatıp oynamayı deneyebilirsiniz.

arkada windows hizmetlerinden başka birşey çalışmıyor. antiviruss kapalı

güç seçeneklerinden max. işlemci gücünü %98 yaptığımda işlemci fazla ısınmamaya başladı. dolayısıyla oyunlar işlemci gücünü %2 küçültmeme rağmen gayet iyi çalışıyor.

Seeder yoktur ya da varolanlar yavaştır, konfigürasyonlar bozuktur, vs vs..

www.speedtest.net şurdan bağlantınız test edin. test normal çıkıyorsa sorun etmeyin, seed-leech davasıdır o.

port açmak olabilir mi sorun acaba?

torrent verini tohumlandır. canlı Seeder ekle. unutma torrentin çalısmasını ve hızını. o torrent dosyasına sahip kullanıcıların o veriyi geri göndermesine baglıdır.

modem belki o kadar desteklemiyordur.ona kaç mbit destekliyor

Söylediğiniz bağlantı hızı bilgisayarınız ile kablosuz modem arasındaki "kablosuz" bağlantının hızıdır, internet bağlantısının hızından farklıdır. Belli ki ya internet bağlantınızda ya da torrentla ilgili bir sorun var.

18 ve 54 mbps (mega bits per second) olan modemle sizin aranizda ki hizdir sizin 200 leri goruyorum dediginiz 200 kbps (kilo bits per second) internet hiziniza baglidir yani siz hicbir zaman 18 veya 54 mbps yi tam anlamiyla kullanmazsiniz. Eger internet baglanti hiziniz 20 mbps degil ise:)
yanilmiyor isem boyle biseler...

yanlis anlamadiysam 100trilyonda bir ihtimal gibi duruyor...

şaka mı yapıyon:)

mumkundur

telefonda otomatik tamamlama ozelligi var mi? bence imkansiz degil ama cok zor bir ihtimal.

benim telefonumda bazen vazgeçtiğim mesajlar kaydediliyor, onun gibi bişeyin üstüne eklemiş galiba yazdıysa da.
yani başı varmış da mikkkk kısmı çocuk tarafından eklenmiş.

eveet, ama araştırılması gereken nokta; sadece sana mı yollamış?

yok artık.. belki yüzde 1 ihtimal falan..

tr.wikipedia.org

bence yarım kalmış bir mesajdan çıkma tuşuna bakınca taslaklara kaydetmiştir. tesadüf olarak o mesajı açan çocuk sonuna mikkk ifadesini de yyine tesadüfen yazıp birine yollamıştır. daha önce uluslar arası arama yapan b.sayarda öyle yerlere girip sorunu çözemediğimiz birçok çocuk gördüğüm için bana normal geldi.

yeğeni basıp yollamıştır umutlanma derim. biten bitmiştir.

" benim telefonumda bazen vazgeçtiğim mesajlar kaydediliyor, onun gibi bişeyin üstüne eklemiş galiba yazdıysa da. yani başı varmış da mikkkk kısmı çocuk tarafından eklenmiş."

alıntıdır.

mikkkkkk kısmını bile yapması olanaksız görünüyor. mijjjj olsa tamam ama k harfi 5 tuşunda 2. harf aynı harfi tesadüfen çok sayıda girmek çok zor. İlk telefon kullandığınnız günleri hatırlayın, 2. harfe geçmeden 1. harfi iki kez yazar, yanlışlıkla üç kez basarsınız falan... Yani o kadar sayıda k çok çok zor ki seni oyle nasıl bırakayım kısmına gelmiyorum bile.... T9 bile olamaz bu kadar mantıklı bir kelime çıkmış olma ihtimali yok....

bu arada olayı merak ettik be ya, size mi geldi msj?

öyle bir ihtimal 1 yasındaki bir cocouk için yüzde 0. çocuk gelişii uzmanıyım. mesaja baktım.bırakayımdan sonraki 2 nokta çok ilginç.2 noktada birakmış. yetişkin tarzı bisey. hadi diyecem. bu cocul rastgele tuşlara bastı.. yan yana gelen 32 harflik bir kombinasyon olusturabilmesi mümkün degil

Daha önce yazılmış ama gönderilememiş bir msj söz konusu. Hatta ve hatta msj gönderilmeden önce alıcısı da siz olarak belirlenmişsiniz ama msj size gönderilmeden alıcısı bilinen bir msj olarak taslaklara kaydedilmiş. 1 yaşındaki güzel kardeşimiz de cep teliyle oynarken taslakları açmış daha önceden yazılmış msj ı kendince çok anlamlı bir şekilde yani "mikkkkk" olarak editlemiş göndere basınca da msj size geligelivermiş.

Şimdi bu fikrimi destekleyecek cevaplar sizde:
Bu cep telini 1 yaşındaki çocuk kullanmadığına göre normalde kim kullanmakta. Yani size msj yazması muhtemel bir kişi mi (eşiniz, sevgiliniz, yakın arkadaşınız)?
Söz konusu cep telinde yeni bir msj oluşturun alıcı ekleyin ve göndermeden kırmızı tuşa/çıkma tuşuna (bize kaydedeyimmi etmeyeyimmi diye sordurmayan doğrudan masaüstüne çıkan) bir basalım. Sonra msj lar içinde taslaklar ya da kaydedilen msj lar ibi bişeyler arayalım. İnşallah ta görelim ki göndermediğiniz msj orada durup durur.

Aklınızın almadığı bu gizemli olayın karanlık, soğuk ve dar koridorlarından sizi kurtardığım için bana teşekkğr etmenize gerek olmadığını bilin.

Herhalde söylememe gerek yoktur: Taslaklar ya da kaydedilen msj lar gibi bi yerde gönderilmemiş olarak bekleyen msj gönderildikten sonra elbette daha önce bulundugu bulunamayacak. Yani msj gönderilmiş olduğuna göre preset bir msj ya da önceden yazılmış kaydedilmiş bir msj olarak beklemeyecek doğrudan "gönderilen msj" lar içerisine kaydedilmiş olacaktır. Eğer ayarlarınızda gönderilen msj lar kaydedilmiyorsa orada da bulamamanız oldukça doğaldır.

sarhoş eski sevgilinin yazıp "dün 1 yaşındaki yeğenim telefonla oynuyodu ama..." demesinden daha düşük bir ihtimaldir.

sozluk.sourtimes.org
sozluk.sourtimes.org

1 yaşını biraz geçkin, kendi başına bilgisayarı açıp, age of empires oyununu açıp, oynayan çocuk tanıdım.
ama bu daha düşük ihtimal.

turktorrentte ve arenada hesabım var ama arena-tr daha iyi.Arena-tr davetiyesi atabilirim.

davetiye hala lazım mı?